Sitemizi Facebook'ta Beğenmek İster misiniz?

2 Kasım 2011 Çarşamba

Comparative and Superlative Forms - Karşılaştırma ve üstünlük durumları - İngilizce Ders Notları



Comparative and Superlative Forms - Karşılaştırma ve üstünlük durumları
The Comparative Form - Karşılaştırma durumu

The comparative form, which is made by adding -er or a preceding more to the adjective, shows either a greater degree or makes a comparison between two persons or things.
Sıfatlara –er son eki eklemek ya da önlerine more kelimesi getirmek yoluyla oluşturulan karşılaştırma durumu, ya sıfatın anlamını pekiştirir, ya da iki kişi ya da nesne arasında karşılaştırma yapılmasını sağlar.

Examples:
Örnekler:
They chose a darker brown paint than their neighbors.
Komşularınınkinden daha koyu kahverengi bir boya seçtiler.
This apple is bigger.
Bu elma daha büyük.
This apple is smaller.
Bu elma daha küçük.
This man is taller.
Bu adam daha uzun.
This man is shorter.
Bu adam daha kısa.
Swimming is less dangerous.
Yüzme daha az tehlikelidir.
Bungee-jumping is more dangerous.
Bungee-jumping daha tehlikelidir.

The Superlative Form
Üstünlük durumu

The superlative form, which is made by adding -est or a preceding mostto the adjective, shows the greatest degree of a quality or quantity among three or more persons or things.
Sıfatlara –est son eki eklemek ya da önlerine most kelimesi getirmek yoluyla oluşturulan üstünlük durumu, bir kişi ya da nesnenin bir özelliğe, diğer benzerlerine gore en üst düzeyde sahip olduğunu anlatır.

Examples:
Örnekler:
They chose the darkest brown they could find.
Bulabildikleri en koyu kahverengiyi seçtiler.
This apple is the smallest.
Bu elma en küçük.
This apple is the biggest.
Bu elma en büyük.
Swimming is the least dangerous.
Yüzme en az tehlikeli.
Bungee-jumping is the most dangerous.
Bungee-jumping en tehlikeli.

Forming the Comparative or Superlative - Karşılaştırma veya üstünlük durumunu oluşturma

Adjective
Sıfat
Comparative
Karşılaştırma
Superlative
Üstünlük
Big
Büyük
Bigger
Daha büyük
Biggest
En büyük
Lousy
Berbat
Lousier
Daha berbat
Lousiest
En berbat
Merciful
Merhametli
More merciful
Daha merhametli
Most merciful
En merhametli
Quiet
Sessiz
More quiet or quieter
Daha sessiz
Most quiet or quietest
En sessiz
Astounding
Şaşırtıcı
More astounding
Daha şaşırtıcı
Most astounding
En şaşırtıcı

Some comparatives and superlatives have irregular forms: 
Bazı karşılaştırma ve üstünlük durumları düzensizdirler.

Adjective
Sıfat
Comparative
Karşılaştırma
Superlative
Üstünlük
Big
Büyük
Bigger
Daha büyük
Biggest
En büyük
Good
İyi
Better
Daha iyi
Best
En iyi
Well
İyi
Better
Daha iyi
Best
En iyi
Bad
Kötü
Worse
Daha kötü
Worst
En kötü
Far
Uzak
Farther/further
Daha uzak
Farthest/furthest
En uzak
Little
Ufak
Less
Daha az
Least
En az
Many
Çok
More
Daha çok
Most
En çok
Much
Çok
More
Daha çok
Most
En çok
Some
Biraz
More
Daha çok
Most
En çok

Be careful not to create a double comparative or superlative.
Bir sıfatı yanlışlıkla iki yolu da kullanarak karşılaştırma ya da üstünlük durumuna getirmeyin.

Examples:
Örnekler:
Comparative
Incorrect - Today is more colder than yesterday.
Yanlış
Correct - Today is colder than yesterday.
Doğru - Bugün dünden daha soğuk
Superlative
Incorrect - She is the most fastest runner.
Yanlış
Correct - She is the fastest runner.
Doğru - O en hızlı koşucu.

Some adjectives do not have comparatives or superlatives because they are already absolute in meaning
Bazı sıfatlar anlam olarak zaten mutlak oldukları için karşılaştırma ya da üstünlük durumları yoktur

Examples: unique, Roman, dead, favorite, empty.
Örnekler: eşsiz, Romalı, ölü, favori, boş
Incorrect: The tour guide was very French.
Yanlış
The tour guide has to be either a French person or not, so cannot be described as "very" French.
Rehber ya Fransızdır ya da daha değildir. "Çok Fransız" ya da "az Fransız" olamaz.
Correct: The tour guide was French.
Doğru - Rehber Fransızdı.
Incorrect: The antique was the most unique.
Yanlış
Unique means one of a kind. Something cannot be more one of a kind than it already is.
"Unique" = "Eşsiz" bir kavramın tek örneğini ifade eder. Bir şey, bir kavramın tek örneği olmayı daha az ya daha çok gerçekleştiremez
Correct: The antique was unique.
Doğru - Antika eşsizdi (türünün tek örneğiydi).


Benzer Yazılar



0 yorum:

Yorum Gönder