Lise  3 Felsefe Dersi Konu Anlatımı, Felsefe Grubu Dersleri Konu Anlatımı,YGS  Felsefe Konu Anlatımı Ders Notları,Sosyoloji dersi, Psikoloji dersi, Mantık dersi Konu  Anlatımı, LYS Hazırlık, YGS hazırlık ders notları   
BİLİM FELSEFESİ
 BİLİM FELSEFESİ
Bilim  felsefesi, bilimle ilgili sorular sorarak, bilim üzerine felsefe yapar.  Bilimin yapısını, doğasını, bilimsel kuramlarla gerçeklik arasındaki  ilişkiyi ve bilimde yöntem problemini ele alır.
 19.  ve 20. yüzyıllarda bilimin olağan üstü başarı sağlaması, ona olan ilgiyi  büyük ölçüde artırmış; bu ilgi, düşünen kişileri neyin bilim olduğu,  neyin bilim olmadığı konusunda bir takım ölçütler aramaya ve bilimi  sorgulamaya götürmüştür. Bunun sonucunda bilim, felsefenin konularından  biri olmuştur.
 [Zaman  içinde doğa bilimlerinin, özellikle de matematiksel fiziğin gösterdiği  gelişmeler filozofları çok etkilemiştir. Felsefenin de, bu bilimlerin  kullandığı yöntemi kullanması gerektiği düşüncesi yaygınlaşmıştır. 19.  yüzyılda egemen olan pozitivizmin de etkisiyle, tek doğru bilginin  bilimsel bilgi olduğu düşünülmeye başlanmıştır. Bundan dolayı felsefenin  de bilimsel kılınması gerektiği ileri sürülüyordu. Bu anlayışta felsefe  artık bilimlerin eleştirisiyle, bilimlerin yöntem sorunlarıyla  uğraşacak bir alan olarak görülüyordu. Böylece felsefenin alanı  daraltılıyordu. Bilgi, bilimle; felsefe de bilim felsefesiyle  özdeşleştiriliyordu. Felsefe yapmak; bilim üzerine düşünmek, bilim  mantığı yapmak, bilimin kavramlarını aydınlatmakla bir sayılıyordu.]
1. Bilime Farklı Yaklaşımlar
 Filozofların  bilime ilişkin farklı açıklama gayretleri başlıca iki grupta ele  alınmaktadır. Bunlar: “Ürün olarak bilim” ve “Etkinlik olarak bilim”dir.
 a. Ürün Olarak Bilim
 Bu  yaklaşım, bilimi ve bilimsel kuramı bilim adamının yaratıcı etkinliğinin  ve çalışmasının sonucunda ortaya çıkan bir ürün olarak görür.
 Ürün  olarak görülen bilimin yapısını, dilini ve yöntemini açıklamaya çalışır.  Bilimi, olmuş bitmiş çalışmalarıyla değerlendirir ve çalışmanın  ürünlerine bakarak anlayabileceğimizi öne sürer. Başlıca temsilcileri Carnap ve  Reichenbach’tır.
 Bu  anlayışta, bilime ait metinler sembolik mantığın diline çevrilir ve bu  metinlerin mantığı ortaya konur. Ancak bu şekilde bir önerme, olgusal  olarak doğrulanabilir hale getirilebilir. Böylece bilim adamının  subjektif değerlendirmede bulunabileceği belirsizlikler ortadan kalkar.
 Bu  görüşe göre, bilimin tüm anlamlı önermeleri aynı zamanda doğrulanabilir  önermelerdir. Bilim felsefesinin amacı da doğrulanabilir önermelerden  yola çıkarak yeni kuramlar oluşturmaktır.
 Böyle  bir kuram ancak sembolik mantığın yardımıyla temellendirilebilir.  Mantık kurallarıyla öne sürülen varsayımlar, deney ve gözlemle  doğrulanırsa kuram geçerli, yanlışlanırsa geçersiz olur.
 b. Etkinlik Olarak Bilim
 Bilimi bir süreç ve bilim adamlarından oluşan bilimsel topluluğun etkinliği  olarak değerlendirir. Temsilciliğini T. Kuhn’un yaptığı bu yaklaşım, bilimsel  araştırma sürecine giren tüm öğeleri özellikle de bilim dışı tüm öğeleri hesaba  katar.
 “Bilim bir etkinlik, bir süreç midir?”
 “Bilim adamlarının bilimde rolü nedir?”
 gibi  sorulardan hareket ederek onu meydana getiren topluluğun iç yapısını,  inançlarını, ilişkilerini, başkalarının bakış açılarını, kısacası  bilimin meydana geldiği kültür ortamını dikkate alır.
 Kuhn’a  göre bilim, belli bir alanda bilim adamları topluluğunun  gerçekleştirmekte olduğu bir etkinliktir. Kuhn, bu görüşünün temeline “paradigma” öğretisini koyar.
 Ona  göre paradigma, olguları açıklamaya yönelik, kanılardan, inançlardan ve  değer yargılarından oluşmuş bir çerçevedir.  Bilim adamının dış dünyaya  bakışını belirleyen bir kuram olmaktadır. Newton’un mekaniği,  Kopernik’in güneş merkezli sistemi birer paradigma olmaktadır. Bilim  adamları bu paradigmaya göre alanlarındaki problemleri çözmeye  başlarlar.
 Ancak  benimsenen paradigma, problemlere çözüm getirmede yetersiz kaldığında,  olguları açıklama gücü oldukça yüksek başka paradigmalar onun yerine  geçer. Böylece bilimde ilerleme, bir paradigmadan diğer paradigmaya  geçişle gerçekleşir. Örneğin Batlamyus’un yer merkezli sistemi,  evrendeki olguları açıklamada yetersiz kalınca, onun yerine Kopernik’in  güneş merkezli sistemi yeni paradigma olarak ortaya çıkmıştır.
 Ancak  bir paradigmadan diğer paradigmaya geçişte, psikolojik, toplumsal pek  çok bilim dışı faktörler işe karışır. Bu nedenle Kuhn’a göre bilimsel  etkinlikler rasyonel bir faaliyet olmamaktadır.
 Kuhn,  bir paradigmanın yerine diğerinin geçişini bilimsel devrim olarak  niteler. Eski paradigma içinde ortaya çıkan birtakım anomalilerin, yani  alışılmışın dışındaki soruların cevaplandırılmasında giderek artan  güçlüklerle karşılaşılması bilimsel devrime neden olur.
 2. Bilim Felsefesinde Klasik Görüş ve Eleştirisi
 a. Bilime Klasik Görüş Açısından Bakış
    Bu görüş Auguste Comte’un pozitivizmiyle temsil edilir.
 -  Klasik görüşe göre genel olarak bilimsel yöntem tek ve aynıdır.
-  Bilim bir doğru boyunca ilerler. Bu, bilimin birikimli olarak ilerlediğinin ifadesidir.
-  Bilim nesneldir; çünkü bilim bizim dışımızdaki nesnel dünyayı konu olarak alır. Bilim adamının tarafsız olması nesnelliğin temel dayanaklarındandır.
-  Bütün bilimler birbirleriyle bağlantılıdır. Temelde de birleşirler.
b. Klasik Görüşe Yapılan Eleştiriler
 Bu eleştiriler, temelde Kuhn’un görüşleri olarak ortaya çıkmaktadır.
 -  Bilimin nesnel olduğu doğru değildir. Çünkü bilim adamları ön yargılarla, inançlarla dünyaya bakarlar.
-  Bilim birikimli olarak ilerlemez. Bilimde kopukluklar, zikzaklar, hatta devrimler söz konusudur.
-  Bilimler temelde tek bir bilime indirgenemez. Gerçeğin farklı boyutlarını ancak farklı bilimler verebilir.
3. Bilimsel Yöntemin Özellikleri
 -  Bilimsel yöntem, olguları betimleme ve açıklama amacıyla izlenen sistemli bilgi edinme yoludur. Bilimlerde yöntem, izlenecek alanın özelliklerine göre belirlenir.
-  Bilimsel yöntem, zihinsel etkinliği düzenleyen ve zihni hatalardan korumayı amaçlayan bir etkinliktir.
-  Bilimsel yöntemin başlıca aşamaları vardır. Bu aşamalar; olaylar hakkında gözlem yapılması, bu gözlemlerden hareketle varsayım oluşturulması, bu varsayımın sınanması, böylece bir yasaya veya genelleme olarak ifade edilen bir sonuca ulaşılması şeklindedir.
4. Bilimsel Açıklama ve Öndeyinin Özellikleri
 Bilimsel açıklama “neden” sorusunun cevabıdır.
 “Ay ufuktayken, neden tepede olduğundan daha büyük görünür?” sorusuna verilen  cevap bir açıklama olacaktır.
 Bilimsel  öndeyi, bilimsel yasalara dayanılarak, henüz meydana gelmemiş olayları  önceden kestirmek, tahmin etmektir. Güneş tutulmasının önceden  kestirilmesi bilimsel öndeyiye bir örnektir. Bilimsel öndeyiler,  olaylara ve olgulara ilişkin olarak önceden haber verir.
 5. Bilimsel Kuramın Özellikleri
 Kuram,  bir takım ilkelerden, kurallardan yola çıkarak gerçekliği açıklamaya  çalışan kavram çerçeveleridir. Darwin’in evrim kuramı gibi. Kuram, belli  olgu türleriyle ilgili genellemeleri mantıksal bir düzene sokar.
 -  Bilimsel kuramlar mantıksal bir sistemdir. Kendi içinde bir iç tutarlılığı vardır.
-  Bilimsel kuram felsefi bir dünya görüşünden farklıdır; çünkü kuram, belli bir olgu türüyle sınırlıdır. Ayrıca felsefi görüşün doğruluğu ya da yanlışlığından söz edilemezken, kuramın doğruluğundan ya da yanlışlığından söz edilebilir.
-  Kuramlar mutlak anlamda kesinleşmiş değildir. Zaman içinde değişiklikler içerebilirler.
6. Bilimin Değeri
 a. Pratik Değeri
 Hayatımızdaki  faydalarını ifade eder. Rahatlık, konfor sağlama, acıları dindirme  gibi. Bilimin pratik değeri daha çok teknolojiye bağlı ortaya çıkar.  İnsan bu sayede doğal güçleri denetim altına almaya çalışır. Örnek  olarak yıldırımlara karşı paratoner yapar. Bunun gibi, telefonun, uçağın  icadı bilimin pratik değeriyle açıklanabilir.
 b. Entelektüel Değeri
 İnsanın  bilme isteğini ve merakını tatmin eder. İnsanı kopyalama çalışmalarının  temelinde bu merak yatmaktadır. Billim, bu merakın tatmininde aracı  olmaktadır.
 c. Ahlaksal Değeri
 İnsanlara  kazandırdığı birtakım karakter özellikleri ve alışkanlıklar bilimin  ahlaki değerini ortaya koymaktadır. Nesnel olabilmeyi, sorgulayıcı tavrı  kazanmayı sağlar. Bu sayede insan geleneksel kanıların ve bilgilerin  gerçeklerle test edilmesi gerektiğini öğrenir.
 Bu kadar faydasının yanında, bilim, zararlı amaçlar için de kullanılabilir.
 Bu  durumda insanın yaşamını kolaylaştırabilen bilim, yaşamı tehlikeye de  sokabilmektedir. Örneğin atom bombası böyle bir tehlikeyi beraberinde  getirmektedir. Ancak bu durumda zararlı sonuçlardan sorumlu olan bilim  değil, onu üretenler ya da zararlı amaçlar için kullananlardır.
 
 
 
0 yorum:
Yorum Gönder