Sitemizi Facebook'ta Beğenmek İster misiniz?
iletişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iletişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Mors Alfabesi


Mors alfabesi, ilk kez 1832'de telgraf ile ilgilenmeye başlayan Samuel Morse tarafından 1835 yılında oluşturuldu. 1837'de ise ilk kez kullanıma başlanıldı. 1840 yılında da patent için başvuruldu.

İlk hat Baltimore, Maryland ile başkent Washington arasında kuruldu. İlk mesaj incilden bir cümleyi içerirken, gönderim tarihi ise 24 Mayıs 1844 idi.

Orjinal mors kodu kısa ve uzun sinyallerin kombinasyonunun bir sayıya karşılık gelmesinden oluşmıuştu. Her sayı da bir harfe karşılık geliyordu.

Ancak Morse'un bulduğu sistemin kullanımı kolay değildi. Alfred Veil ile bu konu üzerine ortaklaşa çalışmaya başlayan Morse, bir süre sonra Veil'in önerdiği sistemin daha basit bir sistem olduğuna ikna oldu. Veil'in sisteminde kısa ve uzun sinyallerin yanı sıra duraklamalar da kullanılıyordu. Bu sistem daha sonra Amerikan Mors Kodu olarak isimlendirildi.

23 Nisan 2011 Cumartesi

Çocuğu Dinlemenin Yararları


-Çocuğun kelime dağarcığı zenginleşir. Konuşma yeteneği gelişir, kendi duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade eder.
-Çocuğun içine kapanması, ağlaması, saldırgan davranması yerine kendini sözle anlatarak rahatlamasını sağlar. Bu, çocuğun toplumsal yaşama uyumunu kolaylaştırır.
-Doğru anlaşıldığını hisseden çocuk, kendini daha huzurlu ve rahat hisseder. Bunun sonucunda çocuğun kendine güveni artar. Duygusal ve sosyal yönden gelişmesini sağlar.
-Başkaları tarafından dinlenen çocuk da başkalarını kolaylıkla dinler.
-Aile içi ve diğer ilişki kurduğu insanlarla sağlıklı bir iletişim içine girmesini sağlar.

            Aşağıda etkili dinlemeye örnek verilmiştir.

            ÇOCUK: Okuldan nefret ediyorum. Keşke okula gitmek zorunda olmasaydım.
            YETİŞKİN: İşlerin yolunda gitmediği görülüyor. Başka şeyler yapmak istiyorsun.(Etkili Dinleme, Yerine Koyma)
            ÇOCUK: Evet yapmamız gereken tüm ödevlerden nefret ediyorum.
            YETİŞKİN: Çok ödevin var ve bu seni yıldırıyor(Etkili dinleme, yerine koyma).
            ÇOCUK: Bunları niye yapmak zorunda olduğumuzu anlamıyorum.
            YETİŞKİN: Bu ödevi sevmiyorsun. (Etkili Dinleme, Yerine Koyma)
            ÇOCUK: Sözlülerden hoşlanmıyorum, nasıl oluyor da yazılı yapmıyorlar?
            YETİŞKİN: Grup önünde konuşmaktansa yazmayı tercih ediyorsun. (Etkili Dinleme, Yerine Koyma)
            ÇOCUK: Ben... Ben; sınıf önünde konuşamıyorum.
            YETİŞKİN: Kendini rahat hissetmediğin bir şeyi yapmaktansa, yazmayı tercih ediyorsun. (Etkili Dinleme, Yerine Koyma)
            ÇOCUK: Evet, çünkü grup önünde ne zaman konuşsam rezil oluyorum.
            YETİŞKİN: Sana yardım etmek için ne yapabilirim?
            ÇOCUK: Belki ödevimi dinleyebilirim.
***
            ÇOCUK: Barış Manço ölmemiştir, ölemez.
            YETİŞKİN: Onu çok seviyorsun, öldüğünü kabul etmek sana zor geliyor. (Etkili Dinleme, Yerine Koyma)
            ÇOCUK: Evet.
            ÇOCUK: Okula gitmek istemiyorum.
            YETİŞKİN: Okulla ilgili bazı sıkıntıların var(Etkili Dinleme, Yerine Koyma)
            ÇOCUK: Öğretmen birkaç çocuğu sınıfta azarlıyor
            YETİŞKİN: Neler oluyor anlatır mısın?
            ÇOCUK: Yanımdaki arkadaşım yaramazlık yapıyordu, öğretmen bana bağırdı.
            YETİŞKİN: Haksızlığa uğradın çünkü sen yaramazlık yapmamıştın. (Etkili Dinleme, Yerine Koyma)

Çocuğu Dinlemek


         
Birçok anne-baba ve öğretmenler çocuklarla iletişim kurmada ve onların sorunlarına çözüm getirmede esas görevlerinin onlarla konuşmak, öğüt vermek, öneride bulunmak olduğunu zannederler.  Oysa çocuğun sorunlarını çözmede gerekli olan uygun ortamı sağlamak ve onu dinlemektir. Dinlemek çocuğun gelecekte de sağlıklı bir iletişim kurabilmesini, kendisi hakkında olumlu duygulara sahip olmasını, kendisine değer verildiğini hissetmesini kendine saygısını ve problem çözme davranışını geliştirir. Çocukla sağlıklı bir iletişim kurmak için gerekli olduğundan bahsettik. Bunun için çocuklara rahatlıkla konuşabilecekleri bir ortam sağlanmalı, eğer ortada bir problem varsa o problemin öncelikle kime ait olduğu bulunmalıdır. Eğer problem çocukta ise, öncelikle anne-baba çocuğa duygu ve düşüncelerini açıklamak için konuşma fırsatı vermeli, onu dinlemelidir. Dinleme çocuğa ana-baba tarafından önemsendiğini gösterir, değer verildiğini hissettirir.

            İyi bir dinleyici olmak için; çocuğu dinlerken rahat bir şekilde oturulmalıdır. Rahat bir oturuş çocuğu dinlemeyi kolaylaştırır. Çocukla konuşurken göz teması kurmak önemlidir. Bunun için ya çocuğun boyunun hizasına gelmek için diz çökmeli ya da çocuğu kucağa almalıdır. Göz teması çocuğu duyulan ilgiyi ve kişiliğine duyulan saygıyı gösterir. Göz teması donuk bir şekilde olmamalıdır. Konuşurken çocuğun aynı zamanda ses tonuna, yüz ifadelerine ve bakışlarını kaçırıp kaçırmadığına dikkat edilip, davranışları ile söylediklerinin tutarlı olup olmadığına bakılır. Örneğin anne-babası boşanan bir çocuğun “ hayır sizin ayrılışınıza üzülmüyorum”. Derken gözleri sulanıyorsa çocuğun söyledikleri hakkında şüpheye düşeriz. Bu durumda iyi bir dinleyici olmak için, karşımızdaki kişinin yüzünü, elini, kolunu yani bedenini de duymamız gerekir. Çocuk kendisine yakın duran, yüzüne bakan kişiye daha çok güven, yakınlık ve konuşma isteği duyar. Çocuk bir şey anlatırken “ tamam, sen anlat ben dinliyorum” diyen ve bu arada yemekle uğraşan bir anneye anlatma isteği duymaz.
            Dinleme sırasında çocuğun sözünü kesmeden, çocuk durakladığında “Hımm, evet anlıyorum...” gibi sözlü belirtiler ya da gülümseme, baş sallama gibi sözsüz belirtiler yapılmalıdır.
            Tüm bu belirtiler, çocuğun anlattığı problemi, sorduğu soruları DUYDUĞUMUZU, onu önemsediğimizi ve değer verdiğimizi çocuğa hissettirir. Bunu hisseden çocuk rahatlıkla sizinle iletişim kurar.
            Çocuğu dinlerken sessiz olunmalı, zaman zaman duraklamalarda söze karışılmalıdır. Sessizliğin faydasına gelince konuşan kişiye konuştukları hakkında düşünme, daha fazla açıklama ve olaya daha dikkatli bakma imkânı kazandırır, kişiyi aynı zamanda rahatlatır. “Ayşe'nin benim için çok iyi bir arkadaş olduğunu düşünmüyorum artık!” diyen bir çocuğun sözünü keserek “Ben sana baştan söylemiştim, Ayşe'nin iyi bir arkadaş olmadığını, artık kendine başka bir arkadaş bulmalısın” demek o çocuk için gereken sessizliği sağlamaz.  Çocuk düşüncelerini tam olarak söyleyemez, kendisini rahatsız hisseder.
            Tam bir sessizlik iyi değildir. Çocuk konuşurken daha önce bahsettiğimiz “Hımm, evet anlıyorum…”  gibi sözler, duraklama ve yüz ifadeleri sessiz kalmayı tamamlar, çocuğa önemsendiğini gösterir. Bu tepkiler olmasa çocuk karşısındaki kişinin onu dinlemediğini düşünür.

"Çocukla İletişim Nasıl Kurulur?" Konusu İçin Tıklayınız
Çocuğu Dinlemenin Yararları İçin Tıklayınız
Tüm Rehberlik Konuları İçin Tıklayınız

Çocukla İletişim Nasıl Kurulur


İletişim iki kişi arasındaki mesaj alışverişidir. Alışveriş bildiğiniz gibi iki yönlüdür. Her konuşma iletişim değildir. Örneğin; anne-babalar çocuklarına emirler verip onların bu emirler karşısındaki tepki ve davranışlarıyla ilgilenmezlerse burada bir iletişim olmaz.
Gerçek bir iletişim içinde konuşulanları anlama ve düşünülenleri söyleme vardır.
Bebek ile anne arasındaki iletişime bir göz atalım; Bebekler tabii ki konuşamazlar ama onlar anneleriyle doğumdan önce başlayan ve doğumla birlikte devam eden bir ilişki kurarlar. Yani bebeğin ilk iletişim kurduğu kişi annedir! Doğumdan sonra bir bebek 20-25cm uzaklıktaki kişi ve nesneleri görebilir ve duyabilir. Bu özellikler bebeğin iletişim kurması için gereklidir. Doğumdan sonra bebeğin ilk karşılaştığı kişinin annesi olması ve annesinin ona sevgi ve şefkatle bakması ikisi arasındaki iletişimi kolaylaştırır. Yine, Annelerin bebekleriyle iletişimindeki yüz ifadeleri, mimikleri, önemli sözcükleri abartmaları, konuşmalar arasında sık ve uzun duraklamalar yapmaları, çocuklarının tepki göstermeleri için yeterince zaman tanımaları iletişimi kolaylaştırır.
Anne bebek arasındaki iletişimden sonra artık bebek bir süre sonra baba ve kendisine yakın davranan diğer insanlarla ilişki kurmaya başlar. Çocuğun ailesindeki kişilerle kurduğu sağlıklı iletişim, onun gelecekteki arkadaşları, öğretmenleri ve diğer yetişkinlerle iletişimini kolaylaştırır. Bu noktada siz ailelere çok iş düşüyor!
Çocukla konuşmak deyince çoğu yetişkinin aklına çocuğa bir şeyler söylemek, anlatmak hatta söz dinletmek gelir. Oysa karşılıklı konuşmanın en önemli tarafı çocuğu dinlemektir. Dinleme ve anlama karşılıklı konuşmanın ayrılmaz parçasıdır.


29 Mart 2011 Salı

İletişimde Davranışsal Yaklaşımlar


İLETİŞİMDE DAVRANIŞSAL YAKLAŞIMLAR

İnsan davranışları rastgele değildir. Bütün davranışlar bazı dâhili güdülerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu demek değildir ki insanların tüm davranışları tahmin edilebilmektedir. İnsan davranışlarının bazı sebepleri, bilinen ya da bilinmeyen yönleri mevcuttur. Örneğin; kalabalık bir caddeyi gözlemlediğimizde farklı yönlere giden insanların olduğunu görürüz. Nereye gittiklerini veya onları neyin yönlendirdiğini bilemeyiz, fakat bunun sebepleri olduğu muhakkaktır.

Bireyleri davranışa yönlendiren ve bireysel güdülenmeyi oluşturan bazı faktörler vardır.

Yönelme:
Bireyin değişik birçok seçenekle karşılaştığında seçtiği davranıştır. Yönelme odaklanmayı sağlar ve başarıya ulaşmak için girişilen davranışın amaç ve sonuçlarını tanımlar.

Yoğunluk: Belirli bir nesneye yönelik güdülenmiş davranışın gücünü ifade eder. Çabanın seviyesi olarak da adlandırılır.

Çabanın sürekliliği:
Bireyin tercih ettiği seçenek ile ilgili çabanın ne kadar sürdüğüdür.

Bireylerin ihtiyaçlarını doyurma yolunda seçtiği hedefler; belirli bir hedeften beklenilen doyuma yönelik algı, hedeflerin çevreye uygunluğu ve bireyin hedefe ulaşma yolundaki tahminlerine dayanır.

Davranış şekilleri geliştirirken, bireyler geçmişte ödüle ulaştıkları hedefleri tercih ederler. Geçmişte başaramadıkları ya da başardıktan sonra herhangi bir kazanç sağlamadıkları hedeflere yönelmezler.

Olumlu Pekiştirme
En bilinen ve sık rastlanan pekiştirme türüdür. Olumlu pekiştirmeyi, davranış gösterildiğinde kişinin ödüllendirilmesi olarak tanımlayabiliriz. Burada amaç davranışın sıklığını artırmaktır.
Bir gülümseme, bir “Aferin!” bile iyi bir pekiştirmedir.

Olumsuz Pekiştirme

İstenen davranış yoluyla, olumsuzluk veren bir durumdan korunma ya da kurtulma şeklinde davranışın pekiştirilmesi demektir.
Bir davranışı, kişiyi rahatsız eden bir durumun ortadan kalkması izlerse, bu davranışın tekrarlanma olasılığı artar.
Olumsuz pekiştirme; ceza ile karıştırılmamalıdır. Adı olumsuz, fakat soyadı pekiştirmedir.

Söndürme
Önceleri ödüllendirme yoluyla pekiştirilmiş, fakat artık sergilenmesinin istenmediği davranışların ortadan kaldırılmasında kullanılan bir pekiştirme türüdür.

Cezalandırma
İstenmeyen davranışın sergilenme sıklığını azaltma amaçlı uygulanan pekiştirme türüdür.

İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN ÖNLENMESİNE YÖNELİK YAKLAŞIMLAR

İnsancıl Yaklaşım
Temelinde, insanın doğru yapacağına inanmak ve güvenmek yatmaktadır. Bireyin kendi kendine doğruya ulaşmasının sağlanması, bu yaklaşımın özünü oluşturur.

Öğretmen;
•Dikkatli biçimde öğrencileri dinler.
•Duygu ve düşüncelerini öğrenciyle paylaşır.
•İstenmeyen davranışlar hakkında kesin yargı belirtir.

Pazarlık Yaklaşımı

“Her şeyin bir bedeli vardır.” temeline dayanır. Öğrenci istenmeyen davranışının sorumluluğunu almak ve sonucuna katlanmak zorundadır. “Ne yapıyorsun?”, “Bu konuda kural neydi?” diyerek; kuralların yeniden hatırlatılmasını sağlayıp, öğrenci istenen davranışa yönlendirilir.

Davranışların Düzeltilmesi Yaklaşımı
Davranışların kontrol altına alınmasının doğuracağı olumlu ve olumsuz sonuçların önemine dikkat çekilir. İstenmeyen davranışların oluşmasına göre farklı stratejiler kullanılmalıdır. Önce sorun davranışı gözlemlemeli, uygun pekiştireç verilmelidir. Sonra istenmeyen davranışa yönelerek, gördüklerini sayısal olarak belirtmelidir.

13 Mart 2011 Pazar

Bize Ulaşın, İletişim


Bize Ulaşın
www.dersteknik.com


Sitemizi geliştirebilmek için görüş/öneri ve şikayetlerinizi aşağıdaki elektronik posta adresini kullanarak bize iletebilirsiniz.