Sitemizi Facebook'ta Beğenmek İster misiniz?

29 Nisan 2012 Pazar

Dağa Çıkan Kurt Kitap Özeti


TÜRK DİLİ VE KOMPOZİSYON-1 DERSİ

KİTABIN ADI
DAĞA ÇIKAN KURT
KİTABIN YAZARI
HALİDE EDİP ADIVAR
YAYIN EVİ VE ADRESİ
REMZİ  KİTABEVİ
BASIM YILI
1984

1.Kİtabın Konusu:
            Dağa Çıkan Kurt adlı eserde Türkün yeniden doğuşu olarak görülen Kurtuluş savaşı yıllarında başımızdan geçen olayların bazıları Halide Edip tarafından kaleme alınmış, binbir zorlukla ve mücadele ile yeniden kurunlan bu anavatanın anlatılan Türk büyükleri dışında kalan ama asla birey olarak kahramanlıkları anılmayan kişilerden bahsedilmiştir..

2.Kİtap özetİ:
            Dağa Çıkan Kurt adlı hikaye bir masal havasında ama Birinci Dünya Savaşında Türk milletinin yaşadığı olaylardan bahsedercesine anlatılır. Bir gün Ormanda tüm hayvanlar derin öfke ve homurtularla toplanırlar. Aslanların kükremeleri, kaplanların ışıldayan gözlerle her an bir şeyin üzerine atlayacakmışcasına tavırları, ayıların iniltileri, çakalların uluyuşları ortalığı kaplar, kurtlar da bu sırada inlerinden fırlarlar ve büyük bir kavga kopar. Tırnakları ve gagalarıyla yüzyıllık kartallar,kara ormanın parçaladıkları kuşlarından kan ve kanat parçalarını ortalığa yağdırırlar. Isıran, parçalayan, koparan, kemiren, pençeleyen hayvalar her yeri kan ırmakları ve hayvan parçaları haline getirirler. Ortada ne sağlam bir in ne de durgun bir pınar kalır.
            Uzun bir süreden sonra hayvanlar tekrar ırmak kenarında toplanırlar. Hepsinin bir yanı sakatlanmış, acılarını birbirinden çıkarmak istercesine homurdanırlar. Ormandaki düzen tıpkı Birinci Dünya Savaşı sonrası geriye kalan Avrupa gibi tamamen bozulmuştur. En büyük hayvan olan fil, Amerika’ nın da savaştan sonra yaptığı gibi artık hayvan dünyasında savaşın, hilenin, bir bir avlamanın yapılmayacağını anlatır. Küçük hayvanlar, büyük olanlar tarafından ne haraca kesilecek ne de besinleri alınacaktır. Fil öyle etkileyeci ve güçlü bir sesle bağırır ki bundan tüm hayvanlar etkilenir.
            Kaplanlar ve yılanlar artık ceylanlara bakmaz olurlar, ot yiyenler pempe hülyalara dalıp giderek kaygıyla düşünürler. Her büyük hayvanın arkasında bir küçük hayvan saklanmış durur.  Ortalık bir savaş sonrası sessizliğine bürünür. En son olarak çalıların arkasında duran köpekler, ingilizlerin Avrupa ülkerini üzerimize kışkırtması gibi birden bire ortalığı ayağa kaldırırlar. Bu uysallığın ve sessizliğin tek bir cins hayvanın yemlik ve av diye feda etmekle sağlanacağını düşünürler. Sonunda ormanda hepbirden daima korku gölgesi gibi dolaşan bir hayal hepsinin gözü önüne belirir ve haykırırlar :
 -Kurtlar,Kurtlar …
1914 ‘te bütün Avrupa ülkelerinin toplanıp yüzyıllardır baş edemedikleri, içlerinde onlar için hep korku olarak kalan, şavaşta yıkamayıp ancak masa başında yıkmayı başarabildikeleri Türk milletini bir av, sömürülecek bir yem olarak seçerler.
            Bu olayın ormandaki hayvanların işine gelmesi kurtları çaresiz ve yanlız bırakır. Bunun üzerine bize ve soyumuza kurtlara, yani Türklere, hayat boyu hüküm giydirirler. Alınan karar aşamasında kurtların inleri çiğnenir, kurt yavruları çalınır, dişileri parçalanır, erkek kurtlar avlanır. Köstebekler bağırışarak etleri yağma,inleri yerle bir ederler. Herkes tuzak, tırnak, pençe kısacası herşeyle kurt soyuna saldırır. Bu eşi görülmemiş bozgun ve yıkım karşısında inlerinden, ormanından, av ve tuzak yerlerinden yaralı, bahtsız bir şekilde çıkarılan kurtlar, soyun öc adını ulumak için dağlara çıkarlar.
Benzeri Birinci Dünya Savaşı sonrası olduğu gibi tüm İtilaf Devletleri savaştan sonra bi çare kalkmış Türk milletinin topraklarına saldırırlar. Birer birer ülkeler tarafından ele geçirilen topraklar yağmalanır, yakılır, yıkılır, Türk erkekleri tek tek öldürülür, çocuklar kaçırılır, kadınlarımız kötü davranışlara mağruz kalır. Bi fiil işgal edilen topraklarımızda yapacak her hangi bir şeyi kalmayan milletimiz tekrar birlik olup vatan topraklarını ele geçirmek için dağlarda Kuvayi Milliye adında toplanır. Ta ki Türk milletine eski refah ve barış dolu yılları getirene kadar ordan inmemeye and içerler.
Bundan sonra dağlardan, sarı ay ve sarı ateş gözlerden, siyah servi duvarının arkasından, boş ufuklardan, korkunç bir uluma bütün ormandaki kurtların uluması ile her yere bir anda korku salarak yayılır. İşte bu Türk’ ün sesidir.

3.Kİtabın Ana Fİkrİ:
            Türk milletinin bağımsızlık savaşında küçüğünden büyüğüne, kadınından erkeğine, gencinden yaşlısına kadar herkes elinden gelen tüm gayreti göstermiş, ama asla birey olarak övünülmemiş, bu Türk milletinin kendi başarısı, bir bütün halinde elde ettiği başarı olarak kabul edilmiştir.
           

4.Kİtaptakİ olayların ve şahısların değerlendİrİlmesİ:

            Olaylar Halide Edip Adıvar’ın yaşadığı dönem içerisinde yani Kurtuluş Savaşı yıllarında geçmektedir. Bunlar Halide Edip’in ağzından sanki karşıdakilerle o sırada konuşurmuşcasına anlatılmaktadır. Bazıları kendi yaşadığı, bazıları ise hiç bu güne kadar gün yüzüne bir kahramanlık örneği olarak çıkarılmayan cesur Türk milletinin bazı bireylerinin hikayeler dizisidir.
Halide Edip Adıvar’ın bu eseri hikayelerden meydana geldiği için birden çok bölümün birden çok şahsı vardır. Ben kendi anlattığım Dağa Çıkan Kurt adlı hikayenin kahramanları olan hayvanların şu an yaşadığımız dünyaya yansıyan kişiliklerini tahlil edecegim.
Fil       : Bilindiği gibi fil, ormanda yaşayan en büyük ve güçlü hayvan olarak kabul edilmektedir, belli bir otoritesi vardır. Tıpkı Amerika’nın dünyada kabul ettirdiği büyüklüğü ve gücü gibi. Bütün hayvanlar onun söylediklerinden etkilenmekte ve ister istemez o doğrultuda hareket etmektedirler diğer dünya ülkelerinin yaptığı gibi.
Çakal  : Hayvanlar aleminde sinsi olarak tanınan çakal bu hikayede de karşımıza İngiltere rolünde çıkmıştır. Yıllardır ülkemiz üzerindeki misyonerlik ve propoganda çalışmalarını devam ettirmesi gibi çakalda hayvanları proveke edip onları kurtlara karşı kışkırmaktadır.
Kurt     : Ormanda süregelen bir yaşantının içinde her hayvanın korkulu rüyası olarak tanınan kurt, ceraseti, yırtıcılığı ve soyuna değer vermesi açısından türklere benzetilmiştir.

5.Kİtap hakkında şahsİ görüşler:
Eser, Halide Edip'in Milli Mücadele'yi ve sonrasını anlattığı hikayeleri ile Avrupa seyahatlerine ait gözlemlerinden meydana gelmektedir... Bütün bu hikayeler, anlatımındaki samimilik ve gözlemlerindeki realizmle sanki yaşanmış ya da bizzat yaşayanlardan dinlenmiş gibidir. Bu hikayeler Kurtuluş mücadelesinin pek bilinmeyen insani boyutuna eğilmektedir. Hiçbir zaman Kurtuluş savaşında bireycilik ön planda değildir, ki bu yüzden birey bakımından bir kahraman yoktur veya sayısı çok azdı. Ama Dağa Çıkan Kurt adlı bu kitapta aslında her Türkün bir kahraman olduğunu ve her kahramanlığında bağımsızlığımızı, topraklarımızı kazanmamızda bir halkayı oluşturduğu anlatılmaktadır.
 Halide Edip’in her kitabında vurğuladığı üzere kadınlar yine ön planda tutulmuştur. Tabiki kimse Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk kadının yerini ve sağladığı faydaları inkar edemez. İşte bu kitapta da bu konuda, yani Türk kadınının başarısından fazlasıyla bahsedilmiştir.
Atatürkçü aydın olan Halide Edip’in görüşlerini aktaran bu hikayelerde, savaş sırasındaki sınıfsal ayrılıkları gerektiği kadar yansıtmaktadır.
Zor ve çetin şartlar altında geçen yıllar hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyen herkesin bu kitabı okumasında fayda görüyorum. İnanmalısınız ki okuduğunuzda kendinizden de bir şeyler bulacak, tüyleriniz Türklerin verdiği asil kan ile dikilecektir.

6.Kİtabın yazarı hakkında kısa bİlgİ:
Halide Edip Adıvar'ın Hayatına Ulaşmak İçin Tıklayınız

Tüm Kitap Özetlerine Ulaşmak İçin Tıklayınız

Benzer Yazılar



0 yorum:

Yorum Gönder