Sitemizi Facebook'ta Beğenmek İster misiniz?

6 Mart 2012 Salı

Orta Asya Türk Devletlerinde Kültür Ve Uygarlık, Ekonomik Hayat 6.Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Notları


EKONOMİK HAYAT
    Türklerin en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. At ve koyun, yetiştirilen önemli hayvanlardır. Atı tarihte evcilleştiren ilk toplum Türklerdir. Orta Asya'da belli merkezlerde ayrıca balıkçılık da ya­pılmıştır.
    Orta Asya Türkleri içerisinde Uygurlardan itibaren yerleşik yaşam başlamış ve tarımsal faaliyetler görülmüştür. Hayvansal gıda tüketimini terk eden Uygurlar, tarımı temel ekonomik uğraş olarak seç­mişlerdir.
    İpek Yolu, Türklerin yaşadığı bölgenin en önemli ekonomik kaynağıdır. Çin'den başlayarak, Orta Asya'yı geçen Anadolu'ya hatta Avrupa'ya ulaşan bu ticaret yolu, Türk-Çin savaşlarının da temel sebebidir. Bu yola hakim olan devletin zenginliğe kavuştuğu düşünülürse, verilen mücadeleler daha kolay anlaşılır.  Göktürkler döneminde Çin sınırında ortak pazar şehirleri kurulmuş; canlı bir ticaret ortamı oluşturulmuştur. Bu dönemde Türkler daha çok hayvan ve hayvansal ürünler satmış, tarımsal gıdalar almışlardır.Yerleşik yaşama geçen Uygurlar döneminde tica­ret büyük gelişme göstermiştir. Daha çok tarımsal ürünlerin alınıp satıldığı bu dönemde Uygurlar, üzerinde kağanın mührü bulunan bez parçalarını para olarak kullanmışlardır. Bunlara kamdu adını vermişlerdir.

ORDU
     Geniş bozkırların ortasında her an saldırıya açık, savunmasız bir coğrafyada yaşayan Türkler, mü­cadeleci ve savaşçı bir karakter kazanmışlardır. Türklerde askerlik bir meslek olarak görülmemiş­tir. Karşılaşılan saldırılarda kadın, erkek, çoluk, çocuk ayırdetmeden herkes düşmana karşı koy­muştur. Bu nedenle Türkler "ordu - millet" olarak nitelendirilmişlerdir.
     Atı evcilleştirmeleri sosyal yaşamda olduğu gibi askeri alanda da Türklere üstünlük kazandıracak­tır. Türkler hareketli ve güçlü yapılarını at ile pekiş­tirmişlerdir. Bu sayede etkili savaş taktikleri geliş­tirmişlerdir.
    ilk düzenli Türk ordusu Asya Hun hükümdarı Mete Han tarafından kurulmuştur. Bu yüzden günümüz­de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kuruluş yılı olarak, Mete Han'ın tahta çıktığı M.Ö. 209 yılı kabul edilir. Mete Han, orduyu onluk, yüzlük, binlik ve onbinlik birimlere ayırmıştır. Bu ayırım bugün hala kullanıl­maktadır. Bu birliklerin başında onbaşı, yüzbaşı, binbaşı gibi rütbelere sahip komutanlar bulunmak­tadır.
    Orta Asya Türklerinde, sivil hayatta çalışan herkes aynı zamanda asker sayılmıştır. Ama bugün askerlik görevi, 20 yaşını doldurmuş erkek­lere aittir. Ayrıca askerlik günümüzde bir meslek haline gelmiştir.
     Eski Türklerde orduda; kargı, ok, yay, kılıç ve kal­kan gibi silahlar kullanılırdı. Bugün bu silahların yerini ateşli silahlar aldı.

DİN VE İNANIŞ
     İslamiyet öncesi Türk toplumlarındaki en yaygın din Gök-Tanrı inancı idi. Ahiret inancının da varol­duğu bu dine göre, yerin ve göğün yaratıcısı tek ve soyut bir güç kabul edilmiştir. Göçebe toplum­da tapınak yapımı görülmemiştir.
     Türklerde ölülere saygı duyulmuş; onlar için yas tutulmuş ve yuğ adı verilen törenler düzenlen­miştir. Ölüler kurgan adı verilen mezarlara gömül­müştür. Mezarın başına da, ölünün hayattayken öldürdüğü düşman sayısı kadar, balbal adı veri­len taşlar dikilmiştir. Ölünün mezara eşyalarıyla hatta atıyla beraber gömülmesi; Türkler'de ölüm­den sonraki yaşama yani ahiret hayatına inancın olduğunu gösterir.
   
Uygurlar Maniheizm dinini benimsemişlerdir. Bu din Uygurların yaşam şeklini, hayvani gıdalar yemeyi ve savaşmayı yasaklamıştır. Bunun üzeri­ne Uygurlar tarımla uğraşmış, yerleşik hayata geçmiş; surlarla çevrilmiş şehirler kurmuşlardır. Uygurlarda mimari gelişmiştir. Tapınak yapımına da önem vermişlerdir. Ama savaşçılık özelliklerini kaybetmişlerdir.


Benzer Yazılar



2 yorum:


  1. EKONOMİK HAYAT
    Türklerin en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. At ve koyun, yetiştirilen önemli hayvanlardır. Atı tarihte evcilleştiren ilk toplum Türklerdir. Orta Asya'da belli merkezlerde ayrıca balıkçılık da ya­pılmıştır.
    Orta Asya Türkleri içerisinde Uygurlardan itibaren yerleşik yaşam başlamış ve tarımsal faaliyetler görülmüştür. Hayvansal gıda tüketimini terk eden Uygurlar, tarımı temel ekonomik uğraş olarak seç­mişlerdir.
    İpek Yolu, Türklerin yaşadığı bölgenin en önemli ekonomik kaynağıdır. Çin'den başlayarak, Orta Asya'yı geçen Anadolu'ya hatta Avrupa'ya ulaşan bu ticaret yolu, Türk-Çin savaşlarının da temel sebebidir. Bu yola hakim olan devletin zenginliğe kavuştuğu düşünülürse, verilen mücadeleler daha kolay anlaşılır. Göktürkler döneminde Çin sınırında ortak pazar şehirleri kurulmuş; canlı bir ticaret ortamı oluşturulmuştur. Bu dönemde Türkler daha çok hayvan ve hayvansal ürünler satmış, tarımsal gıdalar almışlardır.Yerleşik yaşama geçen Uygurlar döneminde tica­ret büyük gelişme göstermiştir. Daha çok tarımsal ürünlerin alınıp satıldığı bu dönemde Uygurlar, üzerinde kağanın mührü bulunan bez parçalarını para olarak kullanmışlardır. Bunlara kamdu adını vermişlerdir.

    ORDU
    Geniş bozkırların ortasında her an saldırıya açık, savunmasız bir coğrafyada yaşayan Türkler, mü­cadeleci ve savaşçı bir karakter kazanmışlardır. Türklerde askerlik bir meslek olarak görülmemiş­tir. Karşılaşılan saldırılarda kadın, erkek, çoluk, çocuk ayırdetmeden herkes düşmana karşı koy­muştur. Bu nedenle Türkler "ordu - millet" olarak nitelendirilmişlerdir.
    Atı evcilleştirmeleri sosyal yaşamda olduğu gibi askeri alanda da Türklere üstünlük kazandıracak­tır. Türkler hareketli ve güçlü yapılarını at ile pekiş­tirmişlerdir. Bu sayede etkili savaş taktikleri geliş­tirmişlerdir.
    ilk düzenli Türk ordusu Asya Hun hükümdarı Mete Han tarafından kurulmuştur. Bu yüzden günümüz­de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kuruluş yılı olarak, Mete Han'ın tahta çıktığı M.Ö. 209 yılı kabul edilir. Mete Han, orduyu onluk, yüzlük, binlik ve onbinlik birimlere ayırmıştır. Bu ayırım bugün hala kullanıl­maktadır. Bu birliklerin başında onbaşı, yüzbaşı, binbaşı gibi rütbelere sahip komutanlar bulunmak­tadır.
    Orta Asya Türklerinde, sivil hayatta çalışan herkes aynı zamanda asker sayılmıştır. Ama bugün askerlik görevi, 20 yaşını doldurmuş erkek­lere aittir. Ayrıca askerlik günümüzde bir meslek haline gelmiştir.
    Eski Türklerde orduda; kargı, ok, yay, kılıç ve kal­kan gibi silahlar kullanılırdı. Bugün bu silahların yerini ateşli silahlar aldı.

    DİN VE İNANIŞ
    İslamiyet öncesi Türk toplumlarındaki en yaygın din Gök-Tanrı inancı idi. Ahiret inancının da varol­duğu bu dine göre, yerin ve göğün yaratıcısı tek ve soyut bir güç kabul edilmiştir. Göçebe toplum­da tapınak yapımı görülmemiştir.
    Türklerde ölülere saygı duyulmuş; onlar için yas tutulmuş ve yuğ adı verilen törenler düzenlen­miştir. Ölüler kurgan adı verilen mezarlara gömül­müştür. Mezarın başına da, ölünün hayattayken öldürdüğü düşman sayısı kadar, balbal adı veri­len taşlar dikilmiştir. Ölünün mezara eşyalarıyla hatta atıyla beraber gömülmesi; Türkler'de ölüm­den sonraki yaşama yani ahiret hayatına inancın olduğunu gösterir.

    Uygurlar Maniheizm dinini benimsemişlerdir. Bu din Uygurların yaşam şeklini, hayvani gıdalar yemeyi ve savaşmayı yasaklamıştır. Bunun üzeri­ne Uygurlar tarımla uğraşmış, yerleşik hayata geçmiş; surlarla çevrilmiş şehirler kurmuşlardır. Uygurlarda mimari gelişmiştir. Tapınak yapımına da önem vermişlerdir. Ama savaşçılık özelliklerini kaybetmişlerdir.

    YanıtlaSil