Sitemizi Facebook'ta Beğenmek İster misiniz?

11 Eylül 2011 Pazar

Satranç ve Tarihi


satrancı kim buldu, satranç taşlarının anlamları, satrancın tarihçesi, satranç efsaneleri, satrancın türkiyedeki tarihi, öğretmenler için satranç dersleri, öğrenciler için satranç dersleri, satranç dersi seçmeli, satranç kursu nasıl verilir, santranç, satraç, santraç
Satranç: dikkat isteyen, acele etmeden beklemeyi öğreten, ölçülü ve bunun yanında soğukkanlı davranmayı gerektiren, düşünme olanağı sağlayan asırlar boyu milyonlarca kişi tarafından oynanan bir oyundur.

Bazı belgeler, satrancı bir Brahman’ın bulduğunu ve Şah’a armağan ettiğini göstermektedir. Şah, buna karşılık Brahman’a “Ne istediğin varsa kabul edeceğim.” der. Brahman da, Şah’tan 64 kareli satranç tahtasının ilk karesine bir, ikinci karesine iki, üçüncü karesine dört, yani her kareye bir öncekinin iki katı buğday koyarak doldurmasını ister. Şah, Brahman’ın alçak gönüllülüğüne hayran kalarak isteğinin yerine getirilmesini emreder. Brahman’ın isteği yerine getirilmeye başlanırken ülkedeki buğdayların yetmeyeceği anlaşılır. O zaman yapılan hesaplar sonunda, Brahman’ın Şah’ tan 18.446.744.373.709.551.615 tane buğday istediği ortaya çıkar. Bu kadar buğdayı yetiştirmek için, dünyanın 64 misli büyüklüğünde bir kara parçasına gereksinim olduğunu görülünce, Şah Brahman’ı tebrik eder ve karşısında ne denli güçsüz olduğunu anlar.

Bazı tarihçiler, satrancın Truva’nın kuşatılması sırasında Palamedes’in bulduğunu söylerler. Ancak, bu iddia bugüne dek ne Yunanlılarca benimsenmiş, ne de bu konuda bir yazıt vardır.

Satrancın adı Hintçeden gelir. Anlamı, 4 cins figürün, 4 ayrı silahla sunulmasıdır. Bu 4 figür konusunda çok değişik yorumlar vardır. Bazılarına göre, 4 figür “Hava, ateş, toprak ve suyu”, bir kısmına göre de mevsimleri, “Yaz, kış, ilkbahar ve sonbahar” ı yansıtır. Burada, en kuvvetli taş olan vezir ateşi ve bilginleri, kale toprağı, fil havayı, şah evreni temsil eder. Bu benzetmeler 4 taşın geometrik şekillerinden esinlenerek söylenmektedir.

Gördüğümüz gibi oyunun nerede ve nasıl başladığına dair bilgiler sürekli yeni araştırmalar ve yeni arkeolojik verilerin bulunması ile değişmektedir. Önceleri milattan sonraki yıllarda Çin veya İran’da doğduğu düşünülürken, satranç dünyası şuanda 4000 yıl önce Mısır’da oynandığına dair bilgileri değerlendirmektedir. Zira satrancın atası olarak kabul edilen belki de satranç benzeri ilk oyunlar mısırdan köken almaktadır.


Mısır piramitleri tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Hemen her konuda uygarlığının izlerini bırakan Mısır Uygarlığı Satranca da bu yönü ile izler bırakmıştır. 4000 yıl öncesine ait piramitlerdeki kabartmalarda, krallar gerçekten satranç mı oynamaktadır? Bu konu hala tartışılmaktadır. Aynı şekilde ilk olarak Çin’de, Mezopotamya’da ve Anadolu’da da satranç oynandığı da düşünülmekte ve tartışılmaktadır.

Şu andaki bilgilerimize göre, oyunun bugünkü adını alması, M.S 3.- 4. yüzyıllarda Hindistan’da oynanan oyuna ÇATURANGA denmesi ile başlar. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan’dan kalmadır. Daha sonra satranç İran’a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa’ya yayılmıştır. Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena’nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kuralları yer almaktadır.


Türkiye’ de Satrancın Tarihçesi
Türkiye’de satrancın tarihi oldukça eskidir. Kütüphanelerimizde 1500 yıllarında satranç üzerine yazılmış el yazması kitaplar vardır. Bu kitapların en önemlisi, Kanuni Sultan Süleyman devrinde Seferihisarlı İsmail Şaban tarafından derlenmiş el yazmasıdır. Bu eserde, satrancın yararları ve kişiye verdiği hazdan söz edilmekte, satrancın bir tarihçesi de yer almaktadır. Bu konudaki en önemli belgelerden bir diğeri de 1680 yıllarında Kahire Mevlevihanesi Şeyhi Vanlı Dede’nin, zamanın Mısır Valisi Abdurrahman Paşa’ya gönderdiği yazılardır. Yine 1672 yıllarında Sultan Ahmet tarafından Polonya hükümdarına gönderilen satranç takımı da, Türklerin her dönemde satranca meraklı olduğunu kanıtlamaktadır.

Cumhuriyetten sonra satranç, askeri okullarımızda bir spor dersi olarak görülmektedir. Türkiye de asıl satranç çalışmaları 1936 yılında Ankara’da, 1943 yılında İstanbul’da satranç kulüplerinin kurulmasıyla resmiyet kazanmıştır. 1954 yılında da Türkiye Satranç Federasyonu kuruldu. Federasyonumuz, 1962 yılında kısa adı FIDE olan Uluslararası Satranç Federasyonu’na bağlandı. Yurdumuzda satranç milli bir spor olarak benimsenmektedir.


Benzer Yazılar



0 yorum:

Yorum Gönder