Ergenlikte Madde Bağımlılığı
Ergenlik insan hayatının en zor dönemidir. Ergen, büyümenin ne olduğunu keşfetmeye çalışırken; büyümenin aileye karşı olmak anlamı taşıdığı yanlışına düşüp bazı zararlı alışkanlıklar edinebilir. Günümüzün en önemli sorunlardan biri olan madde bağımlılığının, gençleri nasıl etkilediğini anlatan bir paylaşım.
ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
BAĞIMLILIK NEDİR?
Günümüzde alkol ve uyuşturucu
bağımlılığı çocukluğun sonlarında ve ergenliğin başlarında başlamaktadır. Bu
bağımlılık ruhsal veya fiziksel olabilir. Ruhsal bağımlılık, keyif
verici bir uyaranı kullanmaya alışmak, onu arzu etmek ve olmadığı zaman da
gerginlik ve kaygı yaşamaktır. Fiziksel bağımlılık, ruhsal bağımlılığın
tersine uyarana bağlanma durumudur. Uyaranın yoksunluğunda vücutta titreme,
terleme, kusma, kasılma gibi fiziksel değişiklikler görülür (Kulaksızoğlu,
206).
Madde kullanımı ve madde bağımlılığı
birbirinden farklıdır. Madde kullanımı ruhsal bir bozukluk değildir; ama madde
bağımlılığı ruhsal bir bozukluktur (Napoli,Kilbride,Tebbs. 465). Bir bardak
alkol almak ya da bir kerelik uyuşturucu almak ergenlerin ruhsal durumunu
bozmaz ya da onların sürekli bu maddeleri kullanacaklarını göstermez. Oysa
sürekli bu maddeleri kullanmak ve hayatı onlara göre yönlendirmek ergenlerin
ruhsal durumunu etkiler.
Peki bir bireyin bağımlı olduğunu
nasıl anlarız? “DSM-IV
(Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders)’ün ölçütlerine göre
aşağıda belirtilenlerin en az üçünün olması bireyin madde bağımlısı olarak
tanımlanması için yeterlidir:
1- Bağımlı olunan maddeye karşı son 1 yıl içinde bir
tolerans geliştirilmiş olması
2- Yoksunluk belirtileri göstermek ve bundan kurtulmak
için bağımlı olunan maddeyi veya benzerlerini almak
3- Düşündüğünden yüksek dozlarda ve uzun dönemlerde
maddeyi kullanmak
4- Madde kullanımından kurtulmak veya kontrol altına
almak için devamlı çaba içinde olmak
5- Maddeyi bulmak, kullanmak ve etkilerinden kurtulmak
için çok fazla zaman harcamak
6- Maddeyi kullanmaktan dolayı sosyal,mesleki ve
serbest zaman etkinliklerinde azalma veya bu etkinlikleri terketmek
7- Kullanılan maddeden dolayı fiziksel veya psikolojik
sorunların varlığına rağmen madde kullanımına devam etmek (Kulaksızoğlu,
206).
BAĞIMLILIĞIN NEDENLERİ:
Ergenin aktivitelere katılmaması, destekleyici bir ailesinin ve
sosyal çevresinin olmaması onun içinde gerilim yaratır. Ergen bu gerilimden
kaçma yolları arar. Alkol ve uyuşturucu kullanımı bu kaçış yollarından biridir.
Eğer bunlar onu rahatlatırsa daha sık kullanmak isteyecek ve bu da bağımlılığa
yol açacaktır.
Ergenleri
bağımlılığa iten olaylar “risk faktörleri” diye adlandırılırlar. Bu faktörler
depresyon, heyecanlılık, rahatsız aile ortamı ve ezilme duygusu gibi duygusal
problemlerdir. Bunlar bencillik, güçsüzlük, umutsuzluk ve güvensizlik gibi
duygular yaratırlar (The Stanton Peele Addiction Web Site). Addictions and More adlı makale ergeni bağımlılığa iten 5 evreyi
açıklıyor:
Evre 0- Alkole duyulan merak
Evre 1- Kendini iyi hissetmenin ne kadar kolay
olduğunu öğrenmek(suç duygusu hariç)
Evre 2- Sosyal olaylarda içki içmeyi değil de
canları isteyince içmeyi öğrenmek
Evre 3- Sarhoş olmak hayatın asıl amacı olur
Evre 4- İyi olmak için içilir (bağımlılık). Hep
daha fazlasına ihtiyaç duyulur
Kulaksızoğlu
ise bu nedenleri bireysel çatışmalarla açıklıyor;
1- “Dayanıksız ve güçsüz bir kişilik yapısına sahip
olma ve kaygıdan kaçma
2- İçten denetimli olmaktan çok dıştan denetimli olma
3- Kendini değersiz algılama
4- Duygusal bakımdan olgunlaşmamış olma
5- Hazza yönelik olma
6- Kötü alışkanlıklara sahip arkadaş çevresi”
(216-218)
Seligman ve Peterson da araştırmalarında
ailede madde kullanımının olmasının da ergenleri etkilediğini ve onların
ailelerini model alarak madde kullanımına başlayabileceklerini bulmuşlardır.
Green’e göre de genelde kız çocuklar aileyi daha çok model alırlar, oğlanlar
ise almazlar. Bu teori, sosyal
öğrenme teorisi olarak
adlandırılır.
Stresle başa çıkma teorisine göre de istenmeyen, hoş olmayan veya
rahatsızlık verici bir aile ortamında bulunma da madde bağımlılığına yol
açabilir. Ergenler maddeyi sorunlarıyla başa çıkabilmek için kullanırlar.
ALIŞKANLIK VE BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN SINIFLANDIRILMASI:
Alışkanlık ve bağımlılık yapan
maddeler etkilerine ve türlerine göre değişik biçimlerde sınıflandırılırlar.
Bunların sınıflandırılması için ortk bir görüş yoktur. Kulaksızoğlu’nun
sıralaması Tblo 1’de görülmektedir (Kulaksızoğlu, 208-215).
Bu maddelerin sürekli kullanımıyla
birey bu maddelerin herhangi birine fiziksel veya psikolojik olarak bağlı hale
gelebilir. Fiziksel bağımlılık, bireyin tolerans tanıması ve yoksunluğuyla
tanımlanır. Tolerans, bireyin devamlı kullanımı sonucu aynı hazzı alması
amacıyla giderek artan miktarda madde kullanmasıdır; yoksunluk ise bireyin
madde kullanmayı devam ettirmemesiyle hoş olmayan fiziksel semptomlar
göstermesidir.
Psikolojik bağımlılık ise öğrenmeyle
gelişir, bazı bireyler anksiyeteyi azaltmak amacıyla madde kullanımına alışmışlardır,
maddeye fiziksel bir istek duymasalar bile bağımlı hale gelebilirler.
Psikolojik bağımlılık giderek fiziksel bağımlılığa dönüşebilir (Atkinsons,
Hilgard. Psikolojiye Giriş 2. 651).
TÜRKİYE’DE BAĞIMLILIK YAPAN MADELERİN TÜKETİM ORANLARI:
16 Ocak 2000’de The New York
Times’da çıkan bir yazıda ergenlerin içki içmesinin yeni birşey olmadığından;
ama madde bağımlılığı uzmanlarının ve polislerin söylediklerine göre geçmiş
jenerasyonlara nazaran çok farklı olduklarından söz edilmiştir. İlk başta gençler
çok daha erken yaşlarda alkol almaya başlıyorlar ve çok daha sorumsuzca
içiyorlar. Ayrıca partilerde hap kullanımıda oluyor, bu partiler bazen kontrol
dışına bile çıkabiliyor. Bunun yanısıra madde kullanımı günümüzde çok daha
tehlikeli; çünkü AIDS virüsünün bulaşma riski var ve de gençlerin silah taşıma
oranları geçmişe göre çok daha fazla.
2 Mart’ta Yeni Asır’da çıkan bir
yazıya göre en fazla sigara Eskişehir, Diyarbakır, Van, Kocaeli’nde; en fazla
alkol İzmir ve Van’da; en fazla esrar İzmir, İstanbul, Diyarbakır’da; en fazla
uçucu madde Muğla, Kocaeli, Sivas, Eskişehir, Antalya, İzmir’de, en fazla eroin
Muğla, Antalya ve Adana’da tüketiliyor. AMATEM’in( Alkol, Madde, Araştırma ve
Tedavi Merkezi) lise ikinci sınıflarda 1998-1999 yılında uyguladığı bir projede
(SAMAY- Sigara, Alkol, Madde Kullanım Yaygınlığı ile Özelliklerinin
Değerlendirilmesi Projesi) yaşam boyu alkol kullanımının %17.3’e, sigara kullanımının %63.9’a, esrar
kullanımının %3’e, uçucu madde kullanımının %8.8’e yükseldiği görülmüştür (Yeni
Asır-2 Mart 2000 Perşembe).
AMATEM’e 1996 yılının ilk 6 ayında
başvuranların onda birinin yurtdışında yaşayan Türklerdir. Bunun nedeni yurtdışında uyuşturucu madde
bulabilmenin kolaylığı, toplum ve aile baskısından uzak olma, arkadaş çevresinin
uygunluğu vb. nedenlerdir (Kulaksızoğlu, 207-208).
Bağımlılığın
Tedavisi: Madde bağımlılarına suçlu olarak değil, birer
hasta olarak yaklaşılmalıdır. Tedaviye
başlamadan önce bağımlı olan kişiyle birkaç kez konuşulmalı, kişilik yapısı ve
bağımlılığı oluşturanların ruhsal, toplumsal nedenlerin belirlenmesine
çalışılmalıdır. Bu tedavide amaç bu
kişilerin yeniden topluma kazandırılmasıdır (Köknel, 565-568).
Aileler de ergene bağımlılıktan
kurtulmada yardımcı olabilirler. Bunun
için Stanton Peele 7 öneride bulunmuştur:
·
Çocuğunuza örnek
olarak maddelerden uzak durmasını öğretin.
·
Çocuğunuzla açık ve
dürüst olarak konuşun.
·
Fikirlerinizi
konuştuğunuz gibi hislerinizi de çocuğunuzla paylaşın.
·
Çocuğunuzun başka
yetişkinlerle iletişim kurmasında destekleyici olun.
·
Çocuğunuzun ilgi
alanlarına yönelmesinde destekleyici olun.
·
Çocuğunuza onun
fikirlerinin ve kararlarının da önemli olduğunu gösterin.
Çocuğunuzun kendi kararlarının ve sorumluluklarının olmasında saygı
gösterin ve ona yol verin.
0 yorum:
Yorum Gönder