Sitemizi Facebook'ta Beğenmek İster misiniz?

11 Nisan 2011 Pazartesi

Ergenlikte Madde Bağımlılığı


 Ergenlikte Madde Bağımlılığı

Ergenlik insan hayatının en zor dönemidir. Ergen, büyümenin ne olduğunu keşfetmeye çalışırken; büyümenin aileye karşı olmak anlamı taşıdığı yanlışına düşüp bazı zararlı alışkanlıklar edinebilir. Günümüzün en önemli sorunlardan biri olan madde bağımlılığının, gençleri nasıl etkilediğini anlatan bir paylaşım.


ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
BAĞIMLILIK NEDİR?


            Günümüzde alkol ve uyuşturucu bağımlılığı çocukluğun sonlarında ve ergenliğin başlarında başlamaktadır. Bu bağımlılık ruhsal veya fiziksel olabilir. Ruhsal bağımlılık, keyif verici bir uyaranı kullanmaya alışmak, onu arzu etmek ve olmadığı zaman da gerginlik ve kaygı yaşamaktır. Fiziksel bağımlılık, ruhsal bağımlılığın tersine uyarana bağlanma durumudur. Uyaranın yoksunluğunda vücutta titreme, terleme, kusma, kasılma gibi fiziksel değişiklikler görülür (Kulaksızoğlu, 206).

            Madde kullanımı ve madde bağımlılığı birbirinden farklıdır. Madde kullanımı ruhsal bir bozukluk değildir; ama madde bağımlılığı ruhsal bir bozukluktur (Napoli,Kilbride,Tebbs. 465). Bir bardak alkol almak ya da bir kerelik uyuşturucu almak ergenlerin ruhsal durumunu bozmaz ya da onların sürekli bu maddeleri kullanacaklarını göstermez. Oysa sürekli bu maddeleri kullanmak ve hayatı onlara göre yönlendirmek ergenlerin ruhsal durumunu etkiler.

            Peki bir bireyin bağımlı olduğunu nasıl anlarız? “DSM-IV (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders)’ün ölçütlerine göre aşağıda belirtilenlerin en az üçünün olması bireyin madde bağımlısı olarak tanımlanması için yeterlidir:
1-      Bağımlı olunan maddeye karşı son 1 yıl içinde bir tolerans geliştirilmiş olması
2-      Yoksunluk belirtileri göstermek ve bundan kurtulmak için bağımlı olunan maddeyi veya benzerlerini almak
3-      Düşündüğünden yüksek dozlarda ve uzun dönemlerde maddeyi kullanmak
4-      Madde kullanımından kurtulmak veya kontrol altına almak için devamlı çaba içinde olmak
5-      Maddeyi bulmak, kullanmak ve etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcamak
6-      Maddeyi kullanmaktan dolayı sosyal,mesleki ve serbest zaman etkinliklerinde azalma veya bu etkinlikleri terketmek
7-      Kullanılan maddeden dolayı fiziksel veya psikolojik sorunların varlığına rağmen madde kullanımına devam etmek (Kulaksızoğlu, 206).                  


BAĞIMLILIĞIN NEDENLERİ:

      Ergenin aktivitelere katılmaması, destekleyici bir ailesinin ve sosyal çevresinin olmaması onun içinde gerilim yaratır. Ergen bu gerilimden kaçma yolları arar. Alkol ve uyuşturucu kullanımı bu kaçış yollarından biridir. Eğer bunlar onu rahatlatırsa daha sık kullanmak isteyecek ve bu da bağımlılığa yol açacaktır.

      Ergenleri bağımlılığa iten olaylar “risk faktörleri” diye adlandırılırlar. Bu faktörler depresyon, heyecanlılık, rahatsız aile ortamı ve ezilme duygusu gibi duygusal problemlerdir. Bunlar bencillik, güçsüzlük, umutsuzluk ve güvensizlik gibi duygular yaratırlar (The Stanton Peele Addiction Web Site). Addictions and More adlı makale ergeni bağımlılığa iten 5 evreyi açıklıyor:
Evre 0- Alkole duyulan merak
Evre 1- Kendini iyi hissetmenin ne kadar kolay olduğunu öğrenmek(suç duygusu hariç)
Evre 2- Sosyal olaylarda içki içmeyi değil de canları isteyince içmeyi öğrenmek
Evre 3- Sarhoş olmak hayatın asıl amacı olur
Evre 4- İyi olmak için içilir (bağımlılık). Hep daha fazlasına ihtiyaç duyulur 

      Kulaksızoğlu ise bu nedenleri bireysel çatışmalarla açıklıyor;
1-      “Dayanıksız ve güçsüz bir kişilik yapısına sahip olma ve kaygıdan kaçma
2-      İçten denetimli olmaktan çok dıştan denetimli olma
3-      Kendini değersiz algılama
4-      Duygusal bakımdan olgunlaşmamış olma
5-      Hazza yönelik olma
6-      Kötü alışkanlıklara sahip arkadaş çevresi” (216-218)

Seligman ve Peterson da araştırmalarında ailede madde kullanımının olmasının da ergenleri etkilediğini ve onların ailelerini model alarak madde kullanımına başlayabileceklerini bulmuşlardır. Green’e göre de genelde kız çocuklar aileyi daha çok model alırlar, oğlanlar ise almazlar. Bu teori, sosyal öğrenme teorisi olarak adlandırılır. 
Stresle başa çıkma teorisine göre de istenmeyen, hoş olmayan veya rahatsızlık verici bir aile ortamında bulunma da madde bağımlılığına yol açabilir. Ergenler maddeyi sorunlarıyla başa çıkabilmek için kullanırlar.


ALIŞKANLIK VE BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN SINIFLANDIRILMASI:

            Alışkanlık ve bağımlılık yapan maddeler etkilerine ve türlerine göre değişik biçimlerde sınıflandırılırlar. Bunların sınıflandırılması için ortk bir görüş yoktur. Kulaksızoğlu’nun sıralaması Tblo 1’de görülmektedir (Kulaksızoğlu, 208-215).

            Bu maddelerin sürekli kullanımıyla birey bu maddelerin herhangi birine fiziksel veya psikolojik olarak bağlı hale gelebilir. Fiziksel bağımlılık, bireyin tolerans tanıması ve yoksunluğuyla tanımlanır. Tolerans, bireyin devamlı kullanımı sonucu aynı hazzı alması amacıyla giderek artan miktarda madde kullanmasıdır; yoksunluk ise bireyin madde kullanmayı devam ettirmemesiyle hoş olmayan fiziksel semptomlar göstermesidir. Psikolojik bağımlılık ise öğrenmeyle gelişir, bazı bireyler anksiyeteyi azaltmak amacıyla madde kullanımına alışmışlardır, maddeye fiziksel bir istek duymasalar bile bağımlı hale gelebilirler. Psikolojik bağımlılık giderek fiziksel bağımlılığa dönüşebilir (Atkinsons, Hilgard. Psikolojiye Giriş 2. 651).
        
TÜRKİYE’DE BAĞIMLILIK YAPAN MADELERİN TÜKETİM ORANLARI:

            16 Ocak 2000’de The New York Times’da çıkan bir yazıda ergenlerin içki içmesinin yeni birşey olmadığından; ama madde bağımlılığı uzmanlarının ve polislerin söylediklerine göre geçmiş jenerasyonlara nazaran çok farklı olduklarından söz edilmiştir. İlk başta gençler çok daha erken yaşlarda alkol almaya başlıyorlar ve çok daha sorumsuzca içiyorlar. Ayrıca partilerde hap kullanımıda oluyor, bu partiler bazen kontrol dışına bile çıkabiliyor. Bunun yanısıra madde kullanımı günümüzde çok daha tehlikeli; çünkü AIDS virüsünün bulaşma riski var ve de gençlerin silah taşıma oranları geçmişe göre çok daha fazla.

            2 Mart’ta Yeni Asır’da çıkan bir yazıya göre en fazla sigara Eskişehir, Diyarbakır, Van, Kocaeli’nde; en fazla alkol İzmir ve Van’da; en fazla esrar İzmir, İstanbul, Diyarbakır’da; en fazla uçucu madde Muğla, Kocaeli, Sivas, Eskişehir, Antalya, İzmir’de, en fazla eroin Muğla, Antalya ve Adana’da tüketiliyor. AMATEM’in( Alkol, Madde, Araştırma ve Tedavi Merkezi) lise ikinci sınıflarda 1998-1999 yılında uyguladığı bir projede (SAMAY- Sigara, Alkol, Madde Kullanım Yaygınlığı ile Özelliklerinin Değerlendirilmesi Projesi) yaşam boyu alkol kullanımının  %17.3’e, sigara kullanımının %63.9’a, esrar kullanımının %3’e, uçucu madde kullanımının %8.8’e yükseldiği görülmüştür (Yeni Asır-2 Mart 2000 Perşembe). 

            AMATEM’e 1996 yılının ilk 6 ayında başvuranların onda birinin yurtdışında yaşayan Türklerdir.  Bunun nedeni yurtdışında uyuşturucu madde bulabilmenin kolaylığı, toplum ve aile baskısından uzak olma, arkadaş çevresinin uygunluğu vb. nedenlerdir (Kulaksızoğlu, 207-208).

Bağımlılığın Tedavisi:  Madde bağımlılarına suçlu olarak değil, birer hasta olarak yaklaşılmalıdır.  Tedaviye başlamadan önce bağımlı olan kişiyle birkaç kez konuşulmalı, kişilik yapısı ve bağımlılığı oluşturanların ruhsal, toplumsal nedenlerin belirlenmesine çalışılmalıdır.  Bu tedavide amaç bu kişilerin yeniden topluma kazandırılmasıdır (Köknel, 565-568). 

            Aileler de ergene bağımlılıktan kurtulmada yardımcı olabilirler.  Bunun için Stanton Peele 7 öneride bulunmuştur:
·         Çocuğunuza örnek olarak maddelerden uzak durmasını öğretin.
·         Çocuğunuzla açık ve dürüst olarak konuşun.
·         Fikirlerinizi konuştuğunuz gibi hislerinizi de çocuğunuzla paylaşın.
·         Çocuğunuzun başka yetişkinlerle iletişim kurmasında destekleyici olun.
·         Çocuğunuzun ilgi alanlarına yönelmesinde destekleyici olun.
·         Çocuğunuza onun fikirlerinin ve kararlarının da önemli olduğunu gösterin.
Çocuğunuzun kendi kararlarının ve sorumluluklarının olmasında saygı gösterin ve ona yol verin. 


Benzer Yazılar



0 yorum:

Yorum Gönder